Yalnız Değiliz Songtext
von Ahmed Arif
Yalnız Değiliz Songtext
Yalnız değiliz
Bir ufka vardık ki artık
Yalnız değiliz sevgilim
Gerçi gece uzun
Gece karanlık
Ama bütün korkulardan uzak
Bir sevdadır böylesine yaşamak
Tek başına
Ölüme bir soluk kala
Tek başına
Zindanda yatarken bile
Asla yalnız kalmamak
Şafakları ben balığa çıkarım
Akan akmayan sularda
Benim bütün tezgahlarda paydosa giden
Bir bahar akşamı dünyada
Ben dört duvar arasında değilim
Pirinçte pamukta ve tütündeyim
Karacadağı Çukurova ve Cibalide
Zehirli kör yılanları
Ve sıtmasıyla
Gün yirmidört saat insan avında
Karacadağda çeltikler
Bir kız çocuğunun gözyaşı gibi
Ayak bileğinde bir dizi boncuk
Sol omzunda nazarlık
Dağ başında unutulmuş üşümüş
Minicik bir aşiret kızının
Damla damla berrak olur pirinci
Kamyonlarla katır kervanlarıyla
Beyler sofrasına gider
Çukurovam
Kundağımız kefen bezimiz
Kanı esmer yüzü ak
Sıcağında sabır taşları çatlar
Çatlamaz ırgadın yüreği
Dilerse buluttan ak
Köpükten yumuşak verir pamuğu
Külhan kavgacıdır delikanlısı
Ünlü mahpusanelerinde Anadolumun
En çok Çukurovalılar mahpustur
Dostuna yarasını gösterir gibi
Bir salkım söğüde su verir gibi
Öyle içten
Öyle derin
Türkü söylemek küfretmek
Çukurova yiğidine mahsustur
Tütünü bilir misin
Kız saçı demiş zeybekler
Su içmez her damardan
Yerini kolay beğenmez
Üşür
Naz eder
Darılır
İki yaprak arasında kıyılmış
Bir parçası var kalbimin
İncecik ak kağıtlara sarılır
Dar vakit yanar da verir kendini
Dostun susan dudağına
Sokaklardan
Kıyılardan
Gök mavisinden
Ekmeğinden
Canevinden ayrı düşmeye
Yani bütün hasretlerin kahrına
Ve zehrine çaresiz kalmaların
İlk nefesi Hızır gibi yetişir
Cibalide sarılan cıgaranın
Tütün isçileri yoksul
Tütün işçileri yorgun
Ama yiğit
Pırıl pırıl namuslu
Namı gitmiş deryaların ardına
Vatanımın bir umudu
Bir ufka vardık ki artık
Yalnız değiliz sevgilim
Gerçi gece uzun
Gece karanlık
Ama bütün korkulardan uzak
Bir sevdadır böylesine yaşamak
Tek başına
Ölüme bir soluk kala
Tek başına
Zindanda yatarken bile
Asla yalnız kalmamak
Şafakları ben balığa çıkarım
Akan akmayan sularda
Benim bütün tezgahlarda paydosa giden
Bir bahar akşamı dünyada
Ben dört duvar arasında değilim
Pirinçte pamukta ve tütündeyim
Karacadağı Çukurova ve Cibalide
Zehirli kör yılanları
Ve sıtmasıyla
Gün yirmidört saat insan avında
Karacadağda çeltikler
Bir kız çocuğunun gözyaşı gibi
Ayak bileğinde bir dizi boncuk
Sol omzunda nazarlık
Dağ başında unutulmuş üşümüş
Minicik bir aşiret kızının
Damla damla berrak olur pirinci
Kamyonlarla katır kervanlarıyla
Beyler sofrasına gider
Çukurovam
Kundağımız kefen bezimiz
Kanı esmer yüzü ak
Sıcağında sabır taşları çatlar
Çatlamaz ırgadın yüreği
Dilerse buluttan ak
Köpükten yumuşak verir pamuğu
Külhan kavgacıdır delikanlısı
Ünlü mahpusanelerinde Anadolumun
En çok Çukurovalılar mahpustur
Dostuna yarasını gösterir gibi
Bir salkım söğüde su verir gibi
Öyle içten
Öyle derin
Türkü söylemek küfretmek
Çukurova yiğidine mahsustur
Tütünü bilir misin
Kız saçı demiş zeybekler
Su içmez her damardan
Yerini kolay beğenmez
Üşür
Naz eder
Darılır
İki yaprak arasında kıyılmış
Bir parçası var kalbimin
İncecik ak kağıtlara sarılır
Dar vakit yanar da verir kendini
Dostun susan dudağına
Sokaklardan
Kıyılardan
Gök mavisinden
Ekmeğinden
Canevinden ayrı düşmeye
Yani bütün hasretlerin kahrına
Ve zehrine çaresiz kalmaların
İlk nefesi Hızır gibi yetişir
Cibalide sarılan cıgaranın
Tütün isçileri yoksul
Tütün işçileri yorgun
Ama yiğit
Pırıl pırıl namuslu
Namı gitmiş deryaların ardına
Vatanımın bir umudu
Writer(s): Ahmet Hamdi Onal, Rahmi Saltuk Lyrics powered by www.musixmatch.com